• Yelkenli Kiralama | Fethiye, Göcek ve Marmariste Yelkenli Tekne Kiralama

Yelkenli Kiralama ve Yelken Sevdası / Yelken Dünyası

Denizin Öteki Yüzü,

Otuz beş yılı aşkın bir süredir denizle yatıp denizle kalktık. Bu süre içerisinde denizin farklı yüzlerini gördük. Ancak otuz beş yılda göremediğim güzel yüzü ile yeni buluşmuş olmamdan dolayı hem buruk bir üzüntü duymaktayım, hemde büyük bir mutluluk yaşamaktayım.

Yıllarca denizin kahrını çeken oradan ekmeğini kazanan onunla en zor şat­larda savaşan biri olarak onun güzel yüzünü yaşamakta gecikmek  bir kayıp olsa gerek. Düne kadar denizin güzel yüzü denildiğinde aklıma hep sabah 4-8 vardiyasında kahvemi yudumlarken güneşin doğuşunu , ufukta yükselişini veya yıldızların güzel havalarda suda yansıması seyretmek gelirdi.  Oysa o kadar gü­zel yanları varmış ki denizin bugüne kadar göremediğim ve yaşamadığım,  bunları yelkenli tekne ile kendimi denizin kucağına bıraktığımda anladım.

Bir denizci olarak her zaman bir tekne ile yeşilin gölgesindeki mavi sularda tatil yapmayı stres­ten, gürültüden ve karmaşadan uzak kendimle baş başa her zaman istemişimdir. Ancak bu isteğimi hep ihmal ettim, hep erteledim ve önemli olduğunu zannettiğim her şey bu düşüncemin, bu isteğimin önüne geçti.

Hayaller ertelenmemeli diyerek bu yıl bir haftalık fırsat yakalayıp 12 metrelik bir yelkenli ile sevdiklerimi ve dostlarımı da alarak Göcek ve Fethiye koylarını bir kez daha keşfetmeye çalıştım. Çalış­tım diyorum  çünkü bir haftada buraları keşfetmek , yaşamak mümkün değil.  Belki 3-4 hafta belki daha fazla zaman ayırmak gerek buralara.

Her koyda ayrı bir sabah her koyda ayrı bir akşam yaşıyor insan. Kızgın güneşin etkisinden kurtul­mak için tekneyi sırtını batıya vermiş dik kayalıkların hemen dibine bağlayarak güneşi 3-5 saat daha önce batırabiliyorsanız aynı şekilde teknenizi sırtını doğuya vermiş kayalıkların  dibine bağlaya­rak da güneşi bir kaç saat geç doğurtabiliyorsunuz.

Sadece güneşe değil deniz suyunun sıcaklığına da hükmediyorsunuz.  Güneş alan ve fazla derin olmayan koylarda sıcak deniz suyunun keyfini, derin ve kayalıkların gölgesinde kalan koylarda ise serin deniz suyu keyfini yaşamak maliyetsiz bir fantezi.                                                                                            

Yelkenlerin rüzgarla buluşarak ortaya çıkardığı o sihirli güç ile teknenize kumanda etmek müt­hiş bir keyif.  Bu keyfi yaşarken saatlerin nasıl akıp gittiğini fark etmek mümkün olmuyor.  Bir haftalık yoğun ve tempolu bir tatil sonunda sadece bir yemek parası kadar yakıt kullanmış olmam yelkenin keyfini daha da artırmaktadır.

Onlarca koydan oluşan Göcek -Fethiye bölgesinde, bırakın ev, otel, yol gibi yapıtları bazılarında patika yol bile yok. Bu koylarda tam anlamı ile doğanın en bakir halini yaşama fırsatını yakalıyor insan.

Koyların bir kaçında sadece deniz yolu ile gidilebilen restoranlar var. Hazır bir şeyler yemek istendiğinde bu restoranlar her türlü ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak bir menüye sahip. Bu restoran­larda kişi başı 40 ila 50 liraya fevkalade güzel yemekler de  yenilebilmektedir. Hele deniz üstü yüzen ve üç dört masadan oluşan seyyar mutfaklarda köy kahvaltısı, sıcak tandır ekmeği, öğlen yemeği ve akşam yemeği  servisini almak tadına doyulmayan bir keyif.

Ülkemiz Dünyanın yaşanılabilir en güzel iklim kuşağında yer almaktadır.  Bununla yanında  dünyanın en güzel kıyı şeridine ve seçkin koylarına sahip olmamız yelkeli tekne kavramına bir başka anlam katmakta ve onu dahada özel kılmaktadır.

Geleneksel tatil anlayışımız ve ülke turizminin ortaya koyduğu seçenekler tatil şeklimizi belirleme­mizde önemli rol oynamaktadır. Bir haftalığına gittiğimiz otelin, odasından, havuzuna, denizin­den restoranına kadar geçirdiğimiz zamanı tatil kabul etmekteyiz.

Bir başka tatil türü ise yazlıklar. Binlerce lira vererek de içini döşediğimiz bu mekanlarda, se­nede  bir ayı geçmeyen tatiller yapmaktayız. Her yıl aynı yer ve aynı insanlar, tatil değil adeta bir görev icrası olmakta.  Sıkılsak da o kadar yatırımı yaptığımız yeri bırakıp başka bir arayışa giremeyiz.

Yelkenli tekne bize sadece tatil imkanı değil aynı zamanda tempolu bir spor yapma imkanı da sundu. Yelkenlerle uğraşmanın , yoğun tempoda yüzmenin yanında inanılmaz güzel doğada yürüyüş yapma , küçük tepelere tırmanma imkanları da verdi. Gördüğümüz doğa harikası yerleri fotoğraflamak  ayrı bir zevk. Sanırım yelken sevdası ile birlikte fotoğraf çekme sevdası da insanı yavaş, yavaş sarıyor.

Bu yelkenli tekneleri kaptansız olarak alabilme ve kullanabilme olanağımız bu tatili biz denizci­ler için çok daha cazip hale getirmektedir. Emniyetli seyir yapma konusunda İstanbul’da  almış olduğu­muz birkaç saatlik yelkenli eğitimi herkes için olmasa bile biz denizciler için yeterli olmaktadır.     

Doğanın bu eşsiz güzelliklerini bu konsepte yaşayabilmek herkes için, özelliklede teknelerin kaptanlığını yapabilen bireyler için büyük bir ayrıcalık. Bu çevre dostu, ucuz ve macera dolu tatil tarzı, bu tatili yaşayan herkes de bağımlılık yapacaktır.

Tanrının özenle yarattığı ve bizden sonraki nesillere iletilmek üzere  ülkemiz insanına emanet ettiği bu eşsiz güzellikleri kirletmeden bozmadan yaşamamız kutsal bir görevdir. Yelkenli tekne turizmi doğada en az tahribat yapan turizm sektörüdür. Tanrının insanlara hediye verdiği cennet koyları sa­dece 300-500 ailenin kullanımına vermek ve bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde bir yapılanma içinde olmak ülkemiz ve insanlık adına çok büyük bir kayıptır.

Oysa bu koylara tatil için gelen yelkenli tekneler birkaç gün sonra gittiklerinde doğa eski haline dönmektedir. Yelkenli tekne turizminde aynı sayıda insan hatta daha fazlası ile aynı koylarda doğayı asla tahrip etmeden, çocuklarımızın emanetine zarar vermeden  asırlar boyu tatil yapabiliriz. Yelkenli tekne turizmini çok az bir dikkatle doğaya hiç bir zarar vermeyen bir şekle dönüştürmek mümkün. Motor yatların çevre kirliliği riski olmasına karşın yelkenli teknelerde tek risk kullanılan deterjanlardır. Çevreci deterjanlar kullanılırsa deniz kirliliği riski tamamen ortadan kalkmış olur.

Farklılıkları ve bu güzellikleri yaşayabilmek birazda ekolojik ayağımızı küçülterek dünyaya olan borcumuzu ödemek için konfor alanımızın dışına çıkmamız gerekiyor çok geç olmadan.                                                

Yakın gelecekte  ekolojik ayağımızı küçültmek en kutsal değerlerin başında gelecek. Tatil ve turizm alanında ekolojik ayağın küçültülmesinin en doğrunyollarından biri de "Yelken" olacakrır.

Ahmet Haznedar

Yelken Dünyası